"EĞİTİMDE YAPAY ZEKA TEHDİTLER BARINDIRABİLİR"

Gündem 19.12.2023 - 15:02
 

"EĞİTİMDE YAPAY ZEKA TEHDİTLER BARINDIRABİLİR"

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Nuri Yaşar, eğitim öğretim ortamlarında yapay zeka kullanımının her zaman göz önünde bulunması gerektiğini belirtti.
YÖK Üyesi ve Kamu Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Yaşar, YÖK tarafından dün ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Yükseköğretimde Üretken Yapay Zeka: Fırsatlar ve Tehditler Çalıştayı'nda, "Yükseköğretim Kurumlarında Üretken Yapay Zekanın Kullanımı: Hukuksal ve Etik Sorunlar" başlıklı oturumu yönetti. Çalıştayın ardından AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Yaşar, YÖK'ün, çalıştayla yapay zekayı ülke gündemine taşıması ve çok sayıda akademisyeni bir araya getirerek zengin tartışma ortamı oluşturmasının önemine işaret etti. Yaşar, yapay zekanın, otonom otomobillerden robotik cerrahiye kadar her alanı etkileyen olağanüstü bir gelişme olduğunu vurgulayarak, "Dünya yüzyılda bir böyle sıçramalar yaşıyor; onlardan bir tanesi de bu olacakmış gibi görünüyor." diye konuştu. Türkiye'nin yapay zeka çalışmalarına neredeyse diğer ülkelerle eşit şartlarda başladığını, bunun büyük bir şans olduğunu vurgulayan Yaşar, çok zengin kültüre, coğrafyaya, tarihe ve olağanüstü verilere sahip Türkiye'nin bu verileri kendi insanları için büyük bir katma değere dönüştürebileceğini vurguladı. Yaşar, yapay zekanın ortaya koyacağı inovatif imkanların Türkiye'ye büyük bir değer katacağını, buradaki temel koşulun da ahlaki ilkelere uymak olduğunu ifade etti. Üretilen eserlerin arkasında birtakım felsefelerin bulunduğuna işaret eden Yaşar, "Yapay zekanın arkasında da bizim bildiğimiz veya tahmin etmediğimiz değişik felsefi yaklaşımlar var. Biz şüphelenmek yerine bunların ne olduğunu öğrenmeliyiz. Bunlara biz de ilaveler yapabiliriz, bu milletin çok büyük, müthiş bir zekası var." değerlendirmesinde bulundu. "Yapay zeka, kimin tarafından üretildiğinin ortaya çıkabileceği bir bilgi ağı" Yaşar, eğitimde yapay zeka kullanımında dikkat edilmesi gereken etik ilkelerin ne olması gerektiği yönündeki soru üzerine, konunun öğrenci ve araştırma yapanlar bakımından ele alınması gerektiğini söyledi. Yapay zeka ürünlerinde kodlar bulunduğunu dile getiren Yaşar, "Hiç kimse kendi topladığı bilginin başkalarınca ve isimsiz kullanılmasını istemiyor. Dolayısıyla öğrencilerimiz bilmelilerdir ki yapay zekayı, ne kadar serbestçe kullandıklarını zannetseler de aslında kayıtlı, kodlanmış ve her zaman kimin tarafından üretildiğinin ortaya çıkabileceği bir bilgi ağının içerisindeler. Bu, kolay kolay gizlenecek bir şey değil." ifadelerini kullandı. Eğitimin, insan tabiatındaki en yüksek duyguları ve zekayı ortaya çıkardığını vurgulayan Yaşar, "Bütün uluslar bunu istiyor, anne babalar da çocuklarını bunun için okula gönderiyorlar. Çocuk da kendi var oluşuna bir anlam katmak istiyor. Makinelere bağlı oldukları bir dünyayı isteyebileceklerini zannetmiyorum." değerlendirmesinde bulundu. Öğretim üyelerinin ve öğrencilerin sorumlulukları var Yaşar, yapay zekada öğretim üyelerinin de iki sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:"Öğretim üyeleri, öğrencilerine bu makinelerle nasıl yarışabileceklerini öğretmeli ve öğrencinin yaptığı şeylerin tümünü dikkatle okuyup değerlendirecek zamanı ayırmalı. Bu onların ahlaki yükümlülüğü olmalı. Siz eğer öğrencinizin her üretimini satır satır okuyup değerlendirmiyorsanız zaten bir ahlaki sorun ortaya çıkıyor. Burada sanki artık herkesin kopya çekebileceği varsayılıyor. Yapay zekanın kullanımı, ona sorulacak sorular, alınacak cevaplar gibi konuları öğretim üyelerinin bilmesi gerekir, bunu hepimiz öğreneceğiz. O zaman yapay zekayla ilgili konu, her zaman masanızın üzerinde olacak."   "AB yapay zekada nereye gelmiş ki bir de mevzuat yapacak görüşleri var" Türkiye'de yapay zeka alanındaki düzenleme hazırlıkları hakkında görüşü sorulan Yaşar, "Bir defa yapay zeka, şu anda şirketler tarafından özel yatırımlarla toplanan bilginin işlenmesinden buluşuyor. Dolayısıyla henüz temel bir kuralı oluşmamış. Yani yapay zekayı en ileri derecede kodlayan ülkeler en fazla onun başkaları tarafından kötü niyetli kullanılmasını engellemeye çalışabilecek tedbirler alabiliyorlar, kendilerinin hangi amaçla kullandığından bağımsız olarak, Çin'de de böyle en gelişmiş olan ABD'de de böyle." değerlendirmesinde bulundu. Yaşar, Avrupa'da yapay zeka alanının Türkiye'den daha ileri bir durumda olmadığının altını çizerek, "Türkiye, bu alanda Avrupa'yla çok rahat yarışabilecek durumda." dedi. Avrupa Birliği (AB) kurumlarının, ChatGPT ve Gemini gibi çeşitli yapay zeka teknolojilerine katı kurallar getirecek yeni yasa konusunda anlaşma sağlamasına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Yaşar, şöyle konuştu: "Avrupa'da bununla ilgili gazete haberlerini hatta blogları okursanız herkes şöyle düşünüyor; 'Avrupa Birliği yapay zekada nereye gelmiş ki bir de mevzuat yapacak, Amerika'nın yapay zekasını mı kurallaştıracak?' Bu regülasyonun aslında erken olduğuna dair Avrupa'da çok sayıda tartışma var. Ben de bu tartışmaya katılıyorum ama bir yerden de başlamak gerekiyor." ifadelerini kullandı. "Sınavlar bakımından disiplin mevzuatına eklenmesinde yarar olabilir" Yaşar, Türkiye'de eğitim öğretim ortamlarında yapay zeka kullanımına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: "Belki sınavlar bakımından disiplin mevzuatına eklenmesinde yarar olabilir. Bir boşluk olduğunu düşünmüyorum ama belki ayrıca daha net biçimde yerleştirilmesi gerekebilir. Yine akademik çalışmalarda intihal ve birtakım usulsüzlüklere yol açılmaması için bu konu ayrıca belki özel olarak zikredilerek dikkat çekici hale getirilebilir. Yoksa ben mevzuatın eksik olduğunu düşünmüyorum. Fakat genel olarak yapay zekanın hukuksal bir metne bağlanması konusunu henüz erken olduğu kanaatindeyim. Çünkü çok hızlı gelişiyor. Yani şöyle bir durum söz konusu. İçtihatlar da olsaydı onlar da gelişecekti. Yani bir nebuladan yıldız doğması gibi bir şey. Her şey yeni ve sıvı halde. Bu kadar likit bir ortamın katı hukuk kurallara bağlanabileceğini düşünmüyorum. Ama bunun üzerinde düşünen bir Meclis'in, hukukçuların olması, aynı zamanda mühendislerle birlikte bunun üzerinde düşünen bir kanun yapma ve kurallaştırma uzmanlığının var olması bir kazanç tabii. Yani bunu hiç gözden uzak tutarak değil de buna hazırlık yaparak insan zihnini ve toplum zihnini hazır tutmak bence daha doğru olur. Yapay zeka konusunda, kişisel verilerin, özellikle sağlık ve insan doğasına ilişkin bilgilerin özel olarak korunmasına ilişkin birtakım tedbirlerin alınması belki daha hızlı olabilir. Ama mesela adliyelerde dilekçeler, kararların yazılması gibi konuların ele alınması için çok erken." "Tez merkezine yapay zeka önlemi alınabilir" Yaşar, Yükseköğretim Kurulunda tezler için bir merkezin bulunduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: "Bütün tezler, buraya elektronik olarak giriliyor. Bu merkez, bu tezlere yapay zeka yoluyla ulaşılması halinde bunların ortaya çıkarılmasına ilişkin birtakım özel mekanizmalar geliştirebilir. Yani bunların kopyalanmasını ve kullanılmasını sanki sahipsiz bilgiler gibi. Bu ayrıca bir şey. Çünkü böyle bir merkezde çok sayıda eser olduğu için bunların toplu olarak korunmasına ilişkin YÖK, Sağlık Bakanlığının sağlık verilerinde yaptığı gibi özel bir koruma sağlayabilir." Elektronik kitaplarda bir kelimenin bile kodlamayla koruma altına alınabildiği örneğini veren Yaşar, "Telif hakları bakımından böyle bir koruma olabilir. İntihalin zorlaştırılması bakımından bu yapılabilir." dedi. "Kodlama ve iyi matematik daha çok gerekli" Yaşar, gençlerin yazılım öğrenmesinin çok önemli olduğunun altını çizerek, "Yazılım bilmeyen gençler acaba bir şeyin gerisinde mi kalacak diye üzülüyorum. Artık daha çok kodlama, algoritma ve iyi matematik gerekiyor. Yapay zekayla birlikte artık hepimiz biraz matematikçi olacağız gibi geliyor bana." ifadelerini kullandı. Hukuk öğrencilerinin de sayısal alana geçmelerini çok istediğini dile getiren Yaşar, şunları kaydetti: "Ben lisede sayısaldım, matematik bölümü mezunuyum. Eğer biraz hukukçuysam buna borçlu olduğumu düşünüyorum. Onun için yani bir kısım mesleklerin sayısala, sözellerin de eşit ağırlığa doğru aktarılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Çocuklar da bunu bilirlerse ona göre hazırlık yaparlar. Bu öğrenilemeyecek şeyler değil, dahi olmaya gerek yok. Ben görüyorum, eskiden bizim zorla öğrendiğimiz yabancı dili internetten kolay öğreniyorlar hem de iki dil, üç dil olarak. Türkiye birçok bakımdan çağı yakalamayı geçen bir ilerleme gösteriyor. Yani Türkiye Yüzyılı dediğimiz Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında, bir daha başka insanların yaptığı şeyleri seyrederek ömür tüketmeyeceğimizi düşünüyorum."
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Nuri Yaşar, eğitim öğretim ortamlarında yapay zeka kullanımının her zaman göz önünde bulunması gerektiğini belirtti.

YÖK Üyesi ve Kamu Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Yaşar, YÖK tarafından dün ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Yükseköğretimde Üretken Yapay Zeka: Fırsatlar ve Tehditler Çalıştayı'nda, "Yükseköğretim Kurumlarında Üretken Yapay Zekanın Kullanımı: Hukuksal ve Etik Sorunlar" başlıklı oturumu yönetti.
Çalıştayın ardından AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Yaşar, YÖK'ün, çalıştayla yapay zekayı ülke gündemine taşıması ve çok sayıda akademisyeni bir araya getirerek zengin tartışma ortamı oluşturmasının önemine işaret etti.
Yaşar, yapay zekanın, otonom otomobillerden robotik cerrahiye kadar her alanı etkileyen olağanüstü bir gelişme olduğunu vurgulayarak, "Dünya yüzyılda bir böyle sıçramalar yaşıyor; onlardan bir tanesi de bu olacakmış gibi görünüyor." diye konuştu.
Türkiye'nin yapay zeka çalışmalarına neredeyse diğer ülkelerle eşit şartlarda başladığını, bunun büyük bir şans olduğunu vurgulayan Yaşar, çok zengin kültüre, coğrafyaya, tarihe ve olağanüstü verilere sahip Türkiye'nin bu verileri kendi insanları için büyük bir katma değere dönüştürebileceğini vurguladı.
Yaşar, yapay zekanın ortaya koyacağı inovatif imkanların Türkiye'ye büyük bir değer katacağını, buradaki temel koşulun da ahlaki ilkelere uymak olduğunu ifade etti.
Üretilen eserlerin arkasında birtakım felsefelerin bulunduğuna işaret eden Yaşar, "Yapay zekanın arkasında da bizim bildiğimiz veya tahmin etmediğimiz değişik felsefi yaklaşımlar var. Biz şüphelenmek yerine bunların ne olduğunu öğrenmeliyiz. Bunlara biz de ilaveler yapabiliriz, bu milletin çok büyük, müthiş bir zekası var." değerlendirmesinde bulundu.

"Yapay zeka, kimin tarafından üretildiğinin ortaya çıkabileceği bir bilgi ağı"

Yaşar, eğitimde yapay zeka kullanımında dikkat edilmesi gereken etik ilkelerin ne olması gerektiği yönündeki soru üzerine, konunun öğrenci ve araştırma yapanlar bakımından ele alınması gerektiğini söyledi.
Yapay zeka ürünlerinde kodlar bulunduğunu dile getiren Yaşar, "Hiç kimse kendi topladığı bilginin başkalarınca ve isimsiz kullanılmasını istemiyor. Dolayısıyla öğrencilerimiz bilmelilerdir ki yapay zekayı, ne kadar serbestçe kullandıklarını zannetseler de aslında kayıtlı, kodlanmış ve her zaman kimin tarafından üretildiğinin ortaya çıkabileceği bir bilgi ağının içerisindeler. Bu, kolay kolay gizlenecek bir şey değil." ifadelerini kullandı.
Eğitimin, insan tabiatındaki en yüksek duyguları ve zekayı ortaya çıkardığını vurgulayan Yaşar, "Bütün uluslar bunu istiyor, anne babalar da çocuklarını bunun için okula gönderiyorlar. Çocuk da kendi var oluşuna bir anlam katmak istiyor. Makinelere bağlı oldukları bir dünyayı isteyebileceklerini zannetmiyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Öğretim üyelerinin ve öğrencilerin sorumlulukları var

Yaşar, yapay zekada öğretim üyelerinin de iki sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:"Öğretim üyeleri, öğrencilerine bu makinelerle nasıl yarışabileceklerini öğretmeli ve öğrencinin yaptığı şeylerin tümünü dikkatle okuyup değerlendirecek zamanı ayırmalı. Bu onların ahlaki yükümlülüğü olmalı. Siz eğer öğrencinizin her üretimini satır satır okuyup değerlendirmiyorsanız zaten bir ahlaki sorun ortaya çıkıyor. Burada sanki artık herkesin kopya çekebileceği varsayılıyor. Yapay zekanın kullanımı, ona sorulacak sorular, alınacak cevaplar gibi konuları öğretim üyelerinin bilmesi gerekir, bunu hepimiz öğreneceğiz. O zaman yapay zekayla ilgili konu, her zaman masanızın üzerinde olacak."

 

"AB yapay zekada nereye gelmiş ki bir de mevzuat yapacak görüşleri var"

Türkiye'de yapay zeka alanındaki düzenleme hazırlıkları hakkında görüşü sorulan Yaşar, "Bir defa yapay zeka, şu anda şirketler tarafından özel yatırımlarla toplanan bilginin işlenmesinden buluşuyor. Dolayısıyla henüz temel bir kuralı oluşmamış. Yani yapay zekayı en ileri derecede kodlayan ülkeler en fazla onun başkaları tarafından kötü niyetli kullanılmasını engellemeye çalışabilecek tedbirler alabiliyorlar, kendilerinin hangi amaçla kullandığından bağımsız olarak, Çin'de de böyle en gelişmiş olan ABD'de de böyle." değerlendirmesinde bulundu.

Yaşar, Avrupa'da yapay zeka alanının Türkiye'den daha ileri bir durumda olmadığının altını çizerek, "Türkiye, bu alanda Avrupa'yla çok rahat yarışabilecek durumda." dedi.
Avrupa Birliği (AB) kurumlarının, ChatGPT ve Gemini gibi çeşitli yapay zeka teknolojilerine katı kurallar getirecek yeni yasa konusunda anlaşma sağlamasına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Yaşar, şöyle konuştu:
"Avrupa'da bununla ilgili gazete haberlerini hatta blogları okursanız herkes şöyle düşünüyor; 'Avrupa Birliği yapay zekada nereye gelmiş ki bir de mevzuat yapacak, Amerika'nın yapay zekasını mı kurallaştıracak?' Bu regülasyonun aslında erken olduğuna dair Avrupa'da çok sayıda tartışma var. Ben de bu tartışmaya katılıyorum ama bir yerden de başlamak gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"Sınavlar bakımından disiplin mevzuatına eklenmesinde yarar olabilir"

Yaşar, Türkiye'de eğitim öğretim ortamlarında yapay zeka kullanımına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Belki sınavlar bakımından disiplin mevzuatına eklenmesinde yarar olabilir. Bir boşluk olduğunu düşünmüyorum ama belki ayrıca daha net biçimde yerleştirilmesi gerekebilir. Yine akademik çalışmalarda intihal ve birtakım usulsüzlüklere yol açılmaması için bu konu ayrıca belki özel olarak zikredilerek dikkat çekici hale getirilebilir. Yoksa ben mevzuatın eksik olduğunu düşünmüyorum. Fakat genel olarak yapay zekanın hukuksal bir metne bağlanması konusunu henüz erken olduğu kanaatindeyim. Çünkü çok hızlı gelişiyor. Yani şöyle bir durum söz konusu. İçtihatlar da olsaydı onlar da gelişecekti. Yani bir nebuladan yıldız doğması gibi bir şey. Her şey yeni ve sıvı halde. Bu kadar likit bir ortamın katı hukuk kurallara bağlanabileceğini düşünmüyorum. Ama bunun üzerinde düşünen bir Meclis'in, hukukçuların olması, aynı zamanda mühendislerle birlikte bunun üzerinde düşünen bir kanun yapma ve kurallaştırma uzmanlığının var olması bir kazanç tabii. Yani bunu hiç gözden uzak tutarak değil de buna hazırlık yaparak insan zihnini ve toplum zihnini hazır tutmak bence daha doğru olur.
Yapay zeka konusunda, kişisel verilerin, özellikle sağlık ve insan doğasına ilişkin bilgilerin özel olarak korunmasına ilişkin birtakım tedbirlerin alınması belki daha hızlı olabilir. Ama mesela adliyelerde dilekçeler, kararların yazılması gibi konuların ele alınması için çok erken."

"Tez merkezine yapay zeka önlemi alınabilir"

Yaşar, Yükseköğretim Kurulunda tezler için bir merkezin bulunduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bütün tezler, buraya elektronik olarak giriliyor. Bu merkez, bu tezlere yapay zeka yoluyla ulaşılması halinde bunların ortaya çıkarılmasına ilişkin birtakım özel mekanizmalar geliştirebilir. Yani bunların kopyalanmasını ve kullanılmasını sanki sahipsiz bilgiler gibi. Bu ayrıca bir şey. Çünkü böyle bir merkezde çok sayıda eser olduğu için bunların toplu olarak korunmasına ilişkin YÖK, Sağlık Bakanlığının sağlık verilerinde yaptığı gibi özel bir koruma sağlayabilir."
Elektronik kitaplarda bir kelimenin bile kodlamayla koruma altına alınabildiği örneğini veren Yaşar, "Telif hakları bakımından böyle bir koruma olabilir. İntihalin zorlaştırılması bakımından bu yapılabilir." dedi.

"Kodlama ve iyi matematik daha çok gerekli"

Yaşar, gençlerin yazılım öğrenmesinin çok önemli olduğunun altını çizerek, "Yazılım bilmeyen gençler acaba bir şeyin gerisinde mi kalacak diye üzülüyorum. Artık daha çok kodlama, algoritma ve iyi matematik gerekiyor. Yapay zekayla birlikte artık hepimiz biraz matematikçi olacağız gibi geliyor bana." ifadelerini kullandı.
Hukuk öğrencilerinin de sayısal alana geçmelerini çok istediğini dile getiren Yaşar, şunları kaydetti:
"Ben lisede sayısaldım, matematik bölümü mezunuyum. Eğer biraz hukukçuysam buna borçlu olduğumu düşünüyorum. Onun için yani bir kısım mesleklerin sayısala, sözellerin de eşit ağırlığa doğru aktarılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Çocuklar da bunu bilirlerse ona göre hazırlık yaparlar. Bu öğrenilemeyecek şeyler değil, dahi olmaya gerek yok. Ben görüyorum, eskiden bizim zorla öğrendiğimiz yabancı dili internetten kolay öğreniyorlar hem de iki dil, üç dil olarak.
Türkiye birçok bakımdan çağı yakalamayı geçen bir ilerleme gösteriyor. Yani Türkiye Yüzyılı dediğimiz Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında, bir daha başka insanların yaptığı şeyleri seyrederek ömür tüketmeyeceğimizi düşünüyorum."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orduguncel.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.